top of page
  • Yazarın fotoğrafıÖykü Öztürk

YAŞLILIĞIN VURUCU PORTRESİ: VORTEX

Yeni filmi Vortex’in 41. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamındaki Kadıköy ve Atlas 1948 sinemalarındaki gösterimlerine konuk olan başarılı Fransız Yeni Aşırılığı yönetmeni Gaspar Noé, “Bu filmde hayal kırıklığına uğrayacaksınız; seks yok, biraz uyuşturucu ve bolca dram var. Mendillerinizi hazırlayın.” dedi ve bizi yaşlılığın ezici sükunetiyle baş başa bıraktı. Yönetmenin önceki işlerine kıyasla yavaş tempolu ilerleyen ve ilk bakışta Noé tarzının transgresif doğasından uzak görülebilecek olan Vortex, farklılıklarına rağmen yönetmenin filmografisine hakim olanlara şüphesiz ki yabancı hissettirmeyecektir. Otobiyografik değeri olan film, Noé sinemasında görmeye aşina olduğumuz elementlerin ve yönetmenin yakın zamanda atlattığı dönüm noktası niteliğindeki trajik rahatsızlığının yansımalarının bir füzyonu. Gelin başarılı kurgusal yapısı, etkin mekan kullanımı ve doğal diyaloglarıyla kritiklerce yönetmenin olgunluk çağının habercisi olarak anılan Vortex’e yakından bakalım.



Prömiyeri 74. Cannes Film Festivalinde gerçekleşen Vortex, demans hastası emekli bir psikiyatrist ile kalp rahatsızlığına sahip bir film eleştirmeni olan kocasının yaşamlarının son demlerini konu alıyor. Başrollerinde Fransız Sineması’nın önemli oyuncularından Françoise Lebrun ve Suspiria, Deep Red, Opera ve daha nice başarılı yapımların yönetmen ve senaristi Dario Argento yer alıyor. Kariyerine canlandırdığı karakter gibi film eleştirmenliğiyle başlayan Argento’nun parmak ısırtan performansı aslında kendisinin ekran önündeki ilk büyük rolü. Noé, yıllara dayanan dostluklarının ve karakterin inşasını büyük ölçüde oyuncuya bırakmasının Argento’nun rolü kabul etmesine vesile olduğunu söylüyor (1).


Film yönetmenin ithafıyla başlıyor: “Beyni kalbinden önce ayrışanlara”. Sonrasında ise ekranda Françoise Hardy’nin melankolik ifadesi beliriyor. Mon amie la rose’un siyah beyaz klibi seyircinin az sonra şahit olacağı dramın, kişinin tarihe gömülüyor olmasının hissettirdiklerinin dışavurumu niteliğinde:


“Gör, o başımı öne eğdiren Tanrıyı.

Şimdi sanki dökülüyorum,

Evet, şimdi dökülüyorum

Kalbimin neredeyse çıplak

Ayağım ise mezarda

Zaten artık tarih oldum.

Bana dün hayrandın

Ve ben toz olarak gideceğim,

Yarın sonsuza dek.”


Lux Æterna’daki gibi çift ekran tekniği kullanan Noé, ekranların birinde bir hareketlilik söz konusuysa öbüründe tempoyu daha yavaş tutarak filmi seyirci için yorucu bir deneyim olmaktan çıkarıyor. Sık sık aynı mekanda buluşan çifti birbirini tamamlamaya çok yakın ama kamera açılarındaki ufak farklarla yine birbirinden ayrı düşen iki lensten görüyoruz. Böylelikle yönetmen, her ne kadar çiftin hayatları birbirinden keskin hatlarla ayrılamayacak kadar iç içe geçmiş olsa da iki farklı bireysel deneyimi takip ettiğimizi anımsatıyor. Noé’nin zeki çekim teknikleri çiftin oğlu ve torunuyla geçen konuşmalarda yaşananlara ve evin iç dokusuna da daha geniş bir perspektifle yaklaşmamızı olanaklı kılıyor. Yaşlı kadının demansına tezat oluşturacak şekilde her zerresi yaşanmışlık kokan bu ev; film posterleri, yıllanmış kitapları ve yaşlı adamın kendine yarattığı çalışma alanları ile ayrı bir karakter niteliği kazanıyor.



Film Chantel Akerman’ın “Zamanın nasıl geçip gittiğini anlamadım.” dedirten filmlerin hayattan çalınan birkaç saat olduğuna yönelik anlayışına paralel bir şekilde slow-burn işleyişiyle seyircinin geçen her saniyeyi iliklerine kadar hissetmesine olanak tanıyor (2). Yönetmen, kadının rahatsızlığının çiftin yaşamlarında yarattığı kaosu diğer filmlerinde olduğu gibi toplumsal normların sınırlarını zorlayan tavrı ve duyuları uyaran çekim teknikleri ile değil, zamanın ezici akışını belgesel niteliğinde yansıtmasıyla hissettiriyor. Hayatın yakında sona erecek kısa bir parti olduğunu söyleyen Noé, çiftin oğlu ve torununun bu partideki rollerini ve nelere şahit olduklarını gösterirken bir yandan da izleyiciyi onların kişisel problemlerine ve aile hayatlarına konuk etmekten geri durmuyor.



Vortex’in yaratım sürecini gösterimden sonra bizzat Noé’den dinleme şansı edindiğimizde her biri incelikle dokunan karakterlerin yaratım sürecine daha yakından şahit olduk. Pandemi döneminde çekimleri yirmi günde tamamlanan filmin senaryosunun esin kaynağının annesi ve anneannesinin yaşadıkları demansa ve kendisinin yakın zamanda yaşadığı beyin kanamasına dayandığını belirten yönetmen, yaşlı çiftin torunu olan Kiki karakterinin yaratımında kendi yaşantısından ilham aldığını dile getirdi. Vortex 2’nin çekileceğini müjdesini veren Noé, devam filminde Kiki karakterinin yaşadıklarına daha yakından şahit olacağımızı söyledi. Usta yönetmenin zihninin dehlizlerinde dolaşma imkanı yakalayacağımız ve hakkında daha derin bir içgörü edinebileceğimiz Vortex 2’yi de merakla bekliyor olacağız.







Kaynakça:


Mon amie la rose çevirisi:

https://lyricstranslate.com/tr/mon-amie-la-rose-arkadaşım-gül.html


117 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page