top of page

“Olma Çabasında” Bir Film: Emilia Peréz

  • Nehir Liman
  • 3 dakika önce
  • 3 dakikada okunur

Emilia Peréz, 2025 ödül döneminin en çok konuşulan filmlerinden biri oldu. Filmin içinde 13 Oscar adaylığının da olduğu 266 adaylığından 91’ini kazandığı göz önüne alındığında bu kadar tartışma çıkarması oldukça normal ancak tartışma, adaylıklarını hak ettiğini düşünen ve düşünmeyen insanlar arasında geçmiyor. Onun yerine tartışmada çoğunluğun benzer bir tutum gösterdiği bir film var karşımızda. Peki Emilia Peréz’i bu kadar yetersiz ve tartışmalı bir film yapan ne?


Bir Meksika Filmi Olarak Emilia Peréz

 Emilia Peréz, henüz yapım aşamasındayken bile bir Meksika hikayesi olmasına rağmen Fransız yapımı olmasıyla birçok tartışmaya sebep olmuştu. Ancak filmin yapımında Meksika kökenli birinin yer almamasından öte hikayeyi ele alışı daha doğrusu alamayışı göze çarpmakta.


 Emilia Peréz, Meksika’da uyuşturucu kartellerinden dolayı hayatı kararan insanlara ışık tutmayı vadeden bir film. Film, yaşadığı hayatı bırakıp yeni bir bedenle yeni bir hayata başlamayı uman bir karteli ele alıyor. Emilia bedenini değiştirdiği zaman  kendisini mahvettiği hayatları “düzeltmeye” adıyor. Film bu hayatlara yer verebileceği zamanı olayları Emilia’nın perspektifinden göstererek esas mağdurları anlamakla uğraşmayıp onları mağdur eden kişinin ne kadar kötü hissettiği ile ilgileniyor. Emilia’nın pişmanlıklarını göstermek, sadece onunla empati kurabilmemizi amaçlıyor. Ancak filmde Emilia’nın bedenini değiştirmeden önceki hali olan Manitas’ı kendisi olarak görmemesi bu empatiyi kurmamızın önüne geçiyor çünkü Emilia eski hatalarına kendisi olmayan birinin hataları olarak bakıyor. Bu da izleyicide hayatına sıfırdan başlamışken başka biri olan Manitas’ın hatalarını düzeltmeye çalışıyor gibi bir izlenim bırakıyor. İşin sonunda film hikayedeki kimseyi tam olarak anlatamıyor. 


ree

Bir Trans Filmi Olarak Emilia Peréz

Emilia bedenini ve yüzünü değiştirirken cinsiyet değiştirme operasyonu da geçiriyor. Bu da filme bir trans alt hikayesi oluşturma imkanı veriyor. Emilia’nın kendisini hep hayal ettiği hale geldiğinden bahsetmesi, hep bu bedene ait olduğunu söylemesinden dolayı yönetmenin bir trans hikayesi de oluşturmaya çalıştığı görülebiliyor ancak bu hikaye de tam anlamıyla ele alınamıyor. Film boyunca Emilia, operasyon öncesi halini başka biri olarak anlatıyor. Film, Emilia ve Manitas’ın farklı kişiler olduğuna bizi inandırmaya çalışıyor. Zaten Emilia da trans bir kadın olarak varlığını sürdürmüyor. Film, bir trans hikayesi oluşturmaya çalıştığı ufacık anları Manitas’ın bedenindeki haline saklayıp konuşmaları onun üzerinden yürütüyor. Hayalindeki beden, hayalindeki hayat konuşmalarına karışıyor ve bu alt hikaye filmin ana hikayesi içerisinde kaybolup gidiyor. Yönetmen bir trans hikayesi oluşturmaya çalışsa bile bunu öncelemediği için sadece bir iki yavan diyaloğun yeteceğini sanıyor. Yönetmenin bir trans hikayesini ve bedenini değiştirerek kendisine yeni bir hayat verme isteğinde olan birinin hikayesini aynı anda yürütme çabası işin sonunda transfobik bir anlatıya dönüşüyor. Emilia, zaten olduğu kişiyi dışarıya yansıtmaya çalışan trans bireylerin aksine sadece olmak istediği kişi olabilmek amacıyla sıfırdan başlamak için bedenini değiştirmeye çalışan biri. Bu da toplumumuzdaki transfobik anlatıları besliyor. Trans olmanın bir tercih olduğu görüşünün hakim olduğu, transların sadece hayatlarından sıkılmış gençler olduğu düşüncesini empoze eden günümüz politik ikliminde bu hikaye, transların yıkmak istedikleri bu fikirleri yıkmakta onlara destek olacağına köstek oluyor.Bu politik gerçeklikten uzaklaştıkça da trans bir alt hikaye oluşturmadaki ufak adımlar, trans dostu kitleden seyirci çekmek için bir çaba gibi gözüküyor. Ayrıca film, translarla ilgili yanlış bir portre çizmenin yanında bu iki hikayeyi aynı anda ele almaya çalıştığı için ikisini de yarım bırakıyor. 


ree

Bir Müzikal Olarak Emilia Peréz 

 Bir müzikalin müzikal olması için gerekli olan tek şey oyuncuların diyalog ortasında durup şarkı söylemesi değildir. Müzikallerden şarkıları çıkardığınız zaman hikayede eksiklikler oluşur çünkü müzikal sahnelerinde filmin akışını değiştiren önemli olaylar olur veya düğümler açılır. Müzikalleri özel yapan da budur. Emilia Peréz için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Emilia Peréz”den müzikal sahneleri çıkardığımız zaman elimizdeki filmden bir şey eksilmiş olmuyor.  Hikayenin herhangi bir şekilde gelişimi etkilenmiyor çünkü yönetmen müzikal sahnelerini filmi ilerletmek için kullanmak yerine filmi süslemek için kullanıyor. Müzikal sahnelerinin filmden kopukluğu izleyiciyi de filmden koparıyor. Müzikal sahnelerini izlerken olay örgüsüne katkısı olmayan bu sahnelerde seyircinin odağının filmden ve hikayeden uzaklaşması kaçınılmaz.


 Müzikal sahnelerini filmden ayrı olarak incelediğimiz zaman bile başarılı bir müzikalin parçası gibi durmuyorlar. Konuşmanın arkasına bir ezgi konulmuş gibi duyulan şarkılarının yanı sıra müzikallerin doğal akışı bozup her şeyi olduğundan daha dramatik ve canlı gösteren sahnelerini barındırmıyor Emilia Peréz. Bu da müzikal sahnelerini hem estetik açıdan hem de müzikal açıdan başarısız yapıyor.  Oyuncuların çoğunun müzik geçmişi de olmadığı için şarkıların film dışında dinlenebilirliği de yok. Yani Emilia Peréz müzikal olmakta da sınıfta kalıyor.


ree

 Toparlamak gerekirse Emilia Peréz, olmayı vadettiği hiçbir özelliği tam olarak gösteremiyor. Film; hikayesini anlatmaya çalıştığı Meksikalıları yarı yolda bırakıyor, çektiği trans seyircinin her gün savaştığı mitleri pekiştiriyor. Müzikal olmakta bile zorluklar çekiyor. Elimizde sadece bazı sıfatlara ulaşmaya çalışan ama her bir sıfata gitme yolunun yarısında geri dönen bir film kalıyor.


Comentarios


  • Grey Twitter Icon
  • Grey Instagram Icon

© 2020 by BÜ(S)K

Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü

bottom of page