top of page
Yazarın fotoğrafıFeyzullah Ünnü

NOMADLAND: GÖÇEBE YAŞAMIN PORTRESİ



Amerikan Bağımsız Sinemasının parlayan yıldızlarından biri olan Chloe Zhao’nun gazeteci Jessica Bruder’in 2017 yılında çıkan aynı isimli kitabını temel alarak senaryosunu yazıp yönettiği Nomadland, 2020 yılının en ses getiren işlerinden biri olmuştu. Geniş izleyici kitlesi tarafından sevilmesiyle birlikte Toronto ve Venedik gibi önemli film festivallerinden ödülle dönmüştü. Aynı zamanda 2019 yılında Parasite’in ödül hikayesine benzer bir şekilde festivallerde elde ettiği başarının ardından Oscar’da En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yönetmen ve En İyi Film ödüllerini kazanmıştı. Gazeteci Jessica Bruder Nomadland: 21. Yüzyıl Amerika’sında Hayatta Kalmak adlı kitabında 2008 Ekonomik Krizinin ardından mevsimlik işler ve mevsimlik barınma koşullarında hayatlarını geçiren Amerikalılara mercek tutuyor. Krizin çok geniş bir kesiminin nasıl ekonomik ve sosyal olarak dışladığını ve farklı yollardan sömürülmeye devam edildiklerini ortaya koyuyor. Geniş saha araştırmaları yapan Bruder o dönemde göçebe yaşam stillerini benimseyen kişilerle zaman geçirmiş, aylarca yaşamış ve mevsimlik işlerde onlarla beraber çalışmış. Kitabında yazdıklarını sahip olduğu yakın deneyimlere dayanarak aktaran Bruder’in kitabı, yönetmen Chloe Zhao için çok zengin bir temel haline gelmiş. Film de kitaptaki hikayelere benzer şekilde 2008 Ekonomik Krizi’nin ardından 2011 yılında 88 yıllık alçıtaşı fabrikasının kapanmasıyla hayalet şehre dönen Empire’dan ayrılmak zorunda kalan, karavanıyla geçici barınma yerlerinde yaşayan ve mevsimlik işlerle hayatını sürdüren Fern’ü konu ediyor. Yalnız, yurtsuz ve güvencesiz bir yaşam süren karakterimizin kişisel deneyimlerine ve yaşamla mücadelesine çok yakından tanık oluyoruz. Fern’ün hikayesinden başka birçok paralel hikayeye de kamerasını çeviren Nomadland, zengin bir etnografik içeriğe sahip. Yönetmenin daha önceki filmlerine benzer şekilde Amerika’nın kırsalında geçen film, içinde bulunduğu coğrafyayı hikayenin getirdiği duygu durumlarıyla çok iyi birleştiriyor ve bize Neo-western türünün nadide örneklerinden birini sunuyor.


Film sinematik değerinden önce politik ve ekonomik gerçeklere ışık tutuşuyla ayrı bir değere sahip. Empire’daki fabrikanın kapanması ve eşini kaybetmesinin ardından göçebe yaşamla tanışan Fern, kriz sonrası ekonomik sıkıntıları en çok hisseden kesimin içerisinde. Amerika ve diğer birçok neo-liberal ekonomik sistemin doğal sonucu olarak işçilere güvencesiz ve zorlu olanaklar sunan düzende geniş kesimler hayatı boyunca sadece yaşayabilmek adına uzun saatler ve çetin koşullar altında çalışmak zorunda kalıyor. Filmde kendi hikayesinden bahseden Linda May’in de dediği gibi hayatı boyunca çalışan bir insana sigorta sisteminin layık gördüğü emeklilik maaşı sadece 550 dolar. Bu, sistemin emekçilere sırtını dönmesi ve onları hayat boyu çalışmaya mahkum etmesi anlamına geliyor. Linda gibi emeklilik imkanına sahip olmayan Fern de diğer birçok göçebe gibi Amazon’dan burger zincirine, Ulusal Park’tan tarım işçiliğine kadar bulabildiği her yerde her işte çalışmak zorunda kalıyor. Geçici ve güvencesiz olan bu işler çalışanların planlı bir gelecek kuramadan sadece bugünü kurtararak yaşamlarına devam etmelerine neden oluyor. Her an her şeyin değişebilecek olması ve sırtını dayayacak bir şey inşa edemeyecek olmak ekonomik olanın yanı sıra sosyal bir kriz hali de yaratıyor. Güvencesizlik hali işçilerin yaşamlarının bir parçası haline geliyor. Çoğu zaman da azınlık, yaşlı, gazi gibi ekonominin dışladığı grupların birleşme noktası haline geliyor mevsimlik işler. Çünkü kimsenin istemediği zorlu çalışma şartları ancak zorunda olanların çalıştığı yerler oluyor.



Nomadland geçicilik hissini ekonomik perspektifin yanı sıra sosyal ve kültürel olarak da ele alıyor. Ev kavramını bir karakterin “Ev sadece bir kelime midir? Yoksa içinde taşıdığın bir şey mi?” demesiyle tartışmaya açıyor. Fern’in ailesi ve birçok insan tarafından garipsenen ve yadırganan göçebe yaşamı evsiz ve müşkül durumda olmakla ilişkilendiriyor. Ancak durum her zaman böyle değil. Gördüğümüz yaşamına tanık olduğumuz birçok karakterden öğrendiğimiz kadarıyla göçebeler gerçekten de evlerini arabalarında ve içlerinde taşıyarak ve sürekli yeni yerlerde evlerini kurarak yaşamlarını devam ettirebiliyorlar. Yaygın alışkanlıkların dışında kalsa da bu yaşam hali diğerinden aşağı bir hal değil, sadece hayatı farklı bir perspektif ve yaklaşımla ele alma becerisi. Konuk olduğumuz göçebe topluluğu ortak kaderlere ve sorunlara sahip bireyler olarak birleşen ve herkesin göstermeyeceği bir özveriyle birbirlerine destek veren, ihtiyaçlarını gideren ve birbirlerine yoldaşlık yapan kimseler. Bu birliktelik hali kurulan arkadaşlıklarla insanın her ne kadar zorlu bir yaşama sahip olursa olsun mutlu olma ve umut taşıma gücüne sahip olabileceğini ortaya koyuyor.


Bu birliktelik halini güçlendiren bir nokta da Francis McDormand ve Dave karakterini canlandıran David Strathairn hariç dizideki tüm oyuncuların gerçekten de karavan topluluğunda bir arada yaşayan kişilerden oluşması. Filmin oyuncu kadrosunun amatör oyuncularla dolu oluşu filme doğal ve içten bir hal katıyor. Çünkü kendi günlük hayatlarından farklı bir şey yapmayan oyuncuları izlemek, belgeselle onlara konuk olmaktan pek de farksız değil. Francis McDormand’ın bu dünyaya girişi de yaşayan bir organizmaya mükemmel bir uyumla eklemlenme gibi. McDormand karakterini ne bu dünyanın yıldızı oymuş gibi oynuyor ne de doğal olmak adına yapaylaşıyor. O ince çizgide hiç de düşmeden film boyunca ilerliyor. Karakterin içerdiği her detayı, duyguyu ve tepkiyi filmin geneline uygun bir incelikle sahneliyor. Bu da kendi kariyerinin en önemli ve özel oyunculuk performanslarından birini ortaya çıkarıyor.



Gazeteci Bruder’in araştırmasını temel alarak gerçek problemleri ve gerçek insanları filminin ana unsuru kılan yönetmen Chloe Zhao bu içerik tutumunu biçimsel olarak da takip ediyor. Sahaya inen bir antropoloğun özenini sinematografik tercihlerinde de görüyoruz. Gerçek mekanları kullanmaya özen gösteren yönetmen, bu mekanlara ve dünyaya da belgesel tarzıyla yaklaşıyor. Aktüel kameranın ve doğal ışığın kullanıldığı, görece küçük bir ekiple hiç öyle büyük ve şaşalı işlere girişmeden niyetini gerçekleştirmeye çalışıyor Zhao. Nomadland’de de daha önceki iki filminde beraber çalıştığı görüntü yönetmeni Johua James Richards’la iş birliği yapan yönetmenin, benzer bir tarzı yakaladığını söylemek mümkün. Richards kullandığı geniş açılı lensler ile içinde bulunduğu coğrafyanın, Amerika’nın kırsalının, uçsuz bucaksız ve insana küçücükmüş gibi hissettiren havasını Fern’in yalnız ruh hali ile harika birleştiriyor. Zhao aynı zamanda kamerayı Batı Amerika’nın bitmek bilmeyen çölleri, yüksek karlı dağları ve büyük kayalıkları ile bezeli topografyasını Fern’in doğayla bütünleştiği huzur anlarıyla kesiştiriyor. Bu karakter, öykü ve coğrafya bütünleşmesi sinemanın ve filmin duygusal görkemini hissetmemizi sağlıyor.


Filmin sonunda bir yıl süren ve tekrardan filmin başındaki geçici işine döndüğü göçebelik tecrübesiyle birlikte Fern’in hayalet şehre, boş kalan sokaklara, evlere, fabrikaya yolculuğunu izliyoruz. Fern’in bu dönüşü geçmişle muhasebesini yaptığı ve olan biteni bütünüyle kabul ettiği nokta oluyor. Ardından karakterimizi tekrar yollarda belki de bitmek bilmeyecek göçebe haliyle görüyoruz. Chloe Zhao’nun 108 dakikalık bu eserinde onurlu, ahlaklı ve çalışkan emekçi sınıfının mevcut neo-liberal politikalar altında ezilişini, göçebe yaşamın antrpolojik bir portresini ve Fern’in kişisel sorunlarını ve kaygılarını incelikle anlatıyor. Bir sahnesinde bile duygu yaratılmaya zorlanmayan filmde, gördüğümüz her karakterle samimi bir duygudaşlık ilişkisi kuruyoruz.







KAYNAKÇA:


Nomadland: Bir Amerikan hikayesi - Figen Dayıcık Fırat https://marksist.org/eski/icerik/Yazar/15572/Nomadland-Bir-Amerikan-hikayesi

In 'Nomadland,' Discover The Joy And Sorrow Of The Road Less Traveled - Justin Chang https://www.npr.org/2021/02/19/969032049/in-nomadland-discover-the-joy-and-sorrow-of-the-road-less-traveled

Why Nomadland Won Best Director – Thomas Flight https://www.youtube.com/watch?v=XdgI_zqvHjs

358 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commenti


bottom of page