top of page
  • Yazarın fotoğrafıElif Sude Yağcı

DOGMALAR ALTINDA EZİLİŞİN HİKAYESİ:YUNİ



Toplum tarafından kültür bahanesiyle üzerimize yüklenen ağır rollerin bir özeti Yuni. Endonezyalı yönetmen Kamila Andini; hemen her bireyin verdiği kendini gerçekleştirme çabasının, batıl inançlar ve dogmalar altında ezilişini tüm basitliğiyle ekrana taşıyor. Film süresince karşımıza çıkan her karakterin düş kırıklarına ve geçmişten gelen acılarına kesitler halinde dahil olarak toplumun yargılayıcı kırbacının her an bizlerin sırtına da inme ihtimali olduğu unutturulmuyor.



Sosyal drama konusunda önceki filmleriyle de adından sıkça söz ettiren Kamila Andini, Yuni filminde 16 yaşındaki bir genç kızın dini ve kültürel baskılar altındaki portresini çiziyor. Endonezya’nın kenar mahallelerinin birinde yaşayan Yuni, kız öğrencilere bakirelik testini zorunlu kılmaya çalışan ve İslami öğretilerle bağdaşlaşmadığı için müziği yasaklayan bir liseye gitmektedir. Sadece okul içerisinde değil, okul dışında da benzeri tabular sürmektedir. Yuni için bu kısıtlamalardan kurtulmanın tek yolu üniversiteye gitmektir. Fakat varlıklı bir aileden gelmediği için burs bulmadan bu ihtimalin gerçekleşmesi imkansızdır. Bu ikilemin altından kalkmaya çalıştığı dönemde peş peşe gelen görücü usulü evlilik teklifleri onu daha büyük bir bunalıma sürükler. Çünkü burs alabilmesi için medeni halinin bekar olması gerekir.


Üniversiteye girmeye hazırlanan Yuni fen ve matematik derslerinde hiçbir problem çekmezken içten içe hayranlık duyduğu edebiyat öğretmeni Mr Damar tarafından verilen edebiyat ödevinde zorlanmaktadır. Damar ona ödevinde yardımcı olabilmesi için “Sapardi Djoko Damono” nun “Haziran’da Yağmur” (The Rain in June) kitabını hediye eder. Bu kitap kendisinden hoşlanmakta olan mahalle ve okul arkadaşı Yoga ile yakınlaşmasına ve bugüne kadar frenlemek zorunda kaldığı cinsel arzusunun ortaya çıkmasına sebep olur. Yoga edebiyatla ilgilenen sessiz ve utangaç bir lise öğrencisidir. Yuni’ye karşı olan saf aşkı onunla karşı karşıya kaldığı anlarda dilinin tutulmasına sebep olur. Yuni gelip edebiyat ödevini yapmasını rica ettiğinde teklifi hemen kabul eder ve bu şekilde ikili arasındaki çekim başlamış olur.



Filmin en keyifli ve aydınlatıcı sahneleri Yuni ve kız arkadaşlarının kendi aralarında sohbet edip eğlenmekte oldukları anlar. Bu sahneler genç kızların hiçbir baskı altında kalmadan erkekler, aşklar, seks, orgazm ve kendilerine dair samimi konuşmalardan oluşuyor. Erken yaşta evlendirilen arkadaşlarının yaşadığı çaresizlikleri, sırf erkek arkadaşıyla birlikte görüldüğü için evlenmek zorunda bırakılan arkadaşının düğününü gördükten sonra Yuni kendisine gelen bütün evlilik tekliflerini reddeder. Reddetme aşamasında insanlar canını çok yakan bir mit ile ona öğüt vermeye çalışır. Bu mite göre iki evlilik teklifini reddetmek uğursuzluk getirir ve bir daha eş bulmayı imkansız kılar.



Aynı anda evlilik tekliflerini savurmaya, okul hayatını devam ettirmeye, Mr Damar ve Yoga’ya karşı hislerini tartmaya çalışan Yuni, tüm bu bunalmışlığın ortasında Suci’yle tanışır. Suci çok küçük yaşta evlendirilmiş, çocuğu olmadığı için kocası tarafından şiddet görmüş ve kocasını terk ettiği için ailesi tarafından reddedilmiş bir kadındır. Suci’nin güzellik salonunda Yuni makyaj yapmayı, ilgi çekici kıyafetler giymeyi ve bu kıyafetlerle fotoğraf çekinmeyi deneyimler. Suci’nin hayatının iplerini eline almış olması Yuni’yi derinden etkiler ve hayatını nasıl geçirmek istediği konusunda ona ilham kaynağı olur.



Suci’nin salonunda vakit geçirdiği bir gün pasaja giren Damar’ı fark eder ve onu takip etmeye başlar. Takibinin sonucunda Damar’ı kadın kıyafetleri denerken görünce neye uğradığını şaşırır ve hemen ordan uzaklaşır. Fakar Damar da onu görmüştür ve ertesi gün Yuni gördüklerini kimseye söylemeyeceğine söz verse dahi evine gelip Yuni ile evlenmek istediğini ailesine bildirir. Bu Yuni’nin film boyunca aldığı 3. evlilik teklifidir. Bi yandan Yoga ile görüşmeye devam ederken büyük bir çaresizlik hissine kapılır ve öğretmeninin gelip ona yalvarması sonucunda teklifi kabul eder.


Çaresizliği iliklerimize kadar hissettiğimiz film Yuni’nin düğün gününde son bulur. Yağmurlu bir haziran gününde bütün düğün hazırlıkları tamken Damar Yuni’yi odasında bulamaz. Sadece üstünde adının yazılı olduğu bir kağıt parçası vardır. Motoruyla önce Yoga’ya bir mektup veren Yuni sonrasında kırsal bir alana giderek gelinliğiyle birlikte kendini suya bırakır. Suya bıraktığı sadece bedeni değil, genç kız hayalleri, umutları ve özgürlüğüdür. Yönetmenin lirik bir dille anlattığı kapana kısılmışlık hissini film bittikten sonra da üzerimizde hissetmeye devam ediyoruz. Bugüne kadar önümüze konan engelleri sorgulatmayı hedefleyen Kamila, amacına ulaşıyor.



Yuni’nin, Yoga ve Damar’a bıraktığı mektuplarda ise “Haziran’da Yağmur” şiirinin şu dizeleri yer alıyor:


there is nothing more patient

than the rain in june

that keeps its drops of longing

secret from the flowering tree


there is nothing wiser

than the rain in june

that erases its hesitant

footprints from the road


there is nothing cleverer

than the rain in june

that lets the unspoken be seeped

into the roots of the flowering tree


36 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page