top of page
  • Yazarın fotoğrafıZeynepnaz Çiftçi

AMERİKAN GENÇLİK KABUSU: MYSTERIOUS SKIN

Çocukluğun travmatik hatıraları hayatın kalanını nasıl etkiler? Hayatı karanlıktan çıkaracak, kabusu rüyaya çevirecek bir yol var mıdır? Travma dolu bir gencin yaşamının devamı aydınlık olabilir mi? Bunlar, Scott Heim’in aynı adlı romanından uyarlanan Gregg Araki'nin Mysterious Skin adlı filminin temel soruları.


Mysterious Skin filminin başında bir karakter "Sekiz yaşında olduğum yaz…" diyor, "...hayatımdan beş saat kayboldu." Bir “Küçükler Ligi” maçında olduğunu hatırlıyor ve hatırladığı bir sonraki şey evinin bodrumunda burun kanamasıyla tüm gömleği kanlar içinde saklanırken bulunduğu. O beş saat boyunca neler oldu? Neden önündeki on yıl boyunca aynı bayılmaları, burun kanamaları ve kabuslar devam ediyor? Bilmiyor…


Bu karakter, çocukluğunu George Webster ve gençliğini Brady Corbet'ın canlandırdığı Brian. Brian burnunun kanadığı ilk günden itibaren, zamanla uzaylılarca kaçırılmasına bağladığı başka burun kanamaları, geçmişe dönük kabuslar ve bayılma gibi fiziksel tepkiler yaşıyor. İlerleyen yıllarda yakınlardaki Kansas kasabasında uzaylılar tarafından kaçırıldığına inanan Avalyn adında bir kız hakkında bir TV programı görüp Avalyn ile tanışıyor, Brian ona burun kanamalarından bahsettiğinde, Avalyn anlarmış gibi başını sallıyor: "Eski burun numarası, bu sayede yara izi görülemez." Brian onunla tanıştığında, Avalyn Brian’ın çocukken hatırlamadığı beş saat boyunca başına gerçekte ne geldiğini açıklayabilmesi için onu rüyalarını yazmaya teşvik ediyor. Brian'ın dedektiflik çalışması sonunda onu, aynı Küçükler Ligi beyzbol takımında olan başka bir çocuğa götürüyor.


Brian'ın anlatımı Mysterious Skin filmini açsa da, Brian filmin ana karakteri değil. Ana karakter, sekiz yaşındaki halini Chase Ellison'ın ve gençliğini Joseph Gordon-Levitt'in oynadığı diğer çocuk, Neil. İkisinin ortak noktaları 1981 yazında, Orta Amerika'daki bir şehrin görünüşte zararsız banliyö ortamında, aynı Küçükler Ligi takımında, Panthers’ta, aynı beyzbol koçu tarafından aynı korkunç tacize maruz kalmaları. Brian takımdaki en kötü oyuncu; çok az yeteneğe ve hatta daha az sosyal beceriye sahip sessiz, utangaç biri; Neil ise onun aksine kısa sürede takımın yıldızı haline gelen karizmatik bir çocuk.


Brian taciz anılarını hatırlayamadığı için alternatif gerçeklikler yaratırken Neil, Brian’ın aksine Küçükler Ligi'ni çok iyi hatırlıyor. Fakat yaşadığı tacizlere rağmen koçunu (Bill Sage) putlaştırmış bir çocuk, onunla eve gidiyor, video oyunları oynuyor, tacize uğruyor ve sekiz yaşındaki haliyle bunu da oyunun bir parçası olarak yorumluyor. Neil, koçu bir baba figürü olarak tanımladığından, koçun hayatındaki önemine değer verdiğinden, belki de koçun tacizlerini “aşk” olarak gördüğünden, ve yaşlı erkekleri memnun etme dürtüsü geliştirdiğinden, tüm yaz boyunca devam eden tacizlere ses çıkarmıyor. Bu, onu ergenlik çağında, on beş yaşında, bir seks işçisi olmaya itiyor, para için yapmıyor da bu işi, sadece çocukluğundan itibaren bu şekilde programlanmış gibi hissediyor. Tıpkı belli görevleri olan bir video oyunu gibi. Neil’in o yaz yaşadıklarını bilen tek kişiye, en iyi arkadaşı Wendy’e, göre ise Neil zamanla bir video oyunu olmaktan çıkıp "kara delik" haline dönüşüyor.


Her ikisi de Kansas'taki bu küçük kasaba aynı olayı yaşamış olsa da iki karakter de çocukluklarından farklı hikayeler anlatıyor. Daha sonra ise Brian uzaylı kaçırmasına bağladığı hafıza kaybıyla ilişkili ipuçları bulur, gerçeği bulmak için de artık New York’ta yaşayan Neil’in izini sürer. Yaşadıkları travma, onların kim olduklarından ve ne hale geldiklerinden ayrılamaz, onları her zaman takip eder. Ancak ikisi birlikteyken, paylaştıkları yaraların korkunç gerçeğini ortaya çıkarabilir ve böylece kendileri de aydınlığa çıkar.


Neil ve Brian'ın geçmişi, hayatlarının amaçlarını ve anlamlarını ortadan kaldıran bir kara delik. Açıkça eşcinsel olan ve yaşadığı tacizle heteroseksüel olan Brian'dan farklı bir şekilde mücadele eden Neil bile, koçunun atari oyunlarından döktüğü mısır gevreğine kadar onun geleceğine musallat olan çocukluk sembollerini hatırladığı netlikte göremiyor taciz anılarını, onlara hala çocuk Neil olarak yaklaşıyor. Geçmişine çocuk gözlerinden başka bir şeyle bakamıyor. Neil'in geçmişi gibi, Neil'in kalbi bir kara delik, en yakın arkadaşı Wendy’nin dediği gibi: "Normal insanların kalbinin olduğu yerde, Neil McCormick'in dipsiz bir kara deliği var."


Travma bireyi asla gerçekten terk etmiyor; yapılan seçimleri, sevilen insanları, hayatla başa çıkma şekillerini şekillendiriyor. Gregg Araki'nin Mysterious Skin'i, çocukken istismara uğramış iki adamın merceğinden bakılan farklı başa çıkma mekanizmalarını, kabul ve inkarı konu alıyor.

Joseph Gordon-Levitt'ın Neil karakteri, saldırıya uğradığı gece olan her şeyi hatırlıyor. Hayatta kalıyor fakat hayatı pamuk ipliğine bağlı, kendini tamamladığı bir gerçekliğe zorlamaya çalışıyor. Kendi cinselliğini yeniden tanımlamaya çalışan, maddi ve cinsel tatmin için yaşlı erkeklerle ilişki kuran biri olarak buluyor gerçekliğini. Vücudu incecik, yağ veya kas izi yok, sadece seks ve yoksulluk izleri var. Araki, kayıtsız bir dünyada kuir olarak var olmanın ve travmayla uğraşmanın günlük ıstırabını gösteriyor. Neil tekrar tacize uğruyor ve böylece hiçbir şey onun geçmişindeki gerçekliğinden kaçmasına izin vermiyor Ancak, istismara uğramak onun eşcinsel olduğu ve seks işçiliği yaptığı gerçeğini değiştirmiyor, bunun tekrar yaşanacağı korkusu ve tüm riskler, onu kendisi olmaya çalışmaktan alıkoymuyor. Gordon-Levitt'in performansı tepkisizliği, uyuşmayı, acıyı kabullenmeyi göstermesi bakımından son derece başarılı ve dokunaklı.


Filmin sonunda Araki'nin şefkati kadrajda kendini gösteriyor. Kamerasında hiçbir zaman bir duygusal sömürü hissi yok, sansasyonel yakın çekimler veya görkemli bir orkestra müziği yok. Basit, Neil'in ellerinin Brian'ın yan tarafını sıvazlayıp rahatlatmaya çalışması gibi etkileşimlerinin küçük nüanslarına odaklanıyor. Araki'nin kamerası görsel aşırılıklarının hiçbiri olmadan, sevgi ihtiyacı ve başka kimsenin kuramayacağı bir empati ile bir araya gelen iki vücudu gösteriyor. Geriye kalan tek şey, artık yanında onu anlayan birinin olacağını bilmenin verdiği katarsis.


Filmin son sahnesinde Neil ve Brian’ın arkasından bir müzik duyuluyor. Dışarıda Noel şarkıları söyleniyor. Neil'in sesi, "Bu dünyayı geride bırakıp gecenin iki meleği gibi yükselip sihirli bir şekilde ortadan kaybolabilmeyi tüm kalbimle diledim," diye fısıldıyor, sonrasında müzik tüm atmosferi kaplıyor ve sahne kararıyor.


Mysterious Skin’in etrafında döndüğü travma, Neil'in gibi, idealleştirilip ona yapışıp tutunulsa da, Brian gibi uzaylılarla açıklanmaya çalışılsa da karakterlerin kendilerine çok az, diğerlerine daha da az anlatabildiği bir travma. Fakat, birbirini anlayan iki insan bir olduğunda beraber ışığa çıkıp mutluluk şarkıları duyabiliyorlar. Neil ve Brian, filmin sonunda yeni bir his öğreniyorlar: Umut.


205 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page