top of page

ÇÜRÜYEN GEÇMİŞİN KOKUSU: LES CINQ DIABLES

Yazarın fotoğrafı: Asya KüçükbasmacıAsya Küçükbasmacı

Görmezden gelinen, üstü örtülen, yok sayılan geçmiş; bir kokuyla geri döner. Bir tekmeyle dolabın altına itilmiştir, çürümüştür ve yıllarca sebebi bilinmeyen bir koku rahatsız etmiştir ev sakinlerini, ama onlar bile unutmuştur kendi geçmişlerini. Ve küçük kızları bir gün bir şey keşfeder…


Lea Mysius yönetmenliğindeki Les Cinq Diables, Beş Şeytan, 2022 Filmekimi'nde ülkemizde seyirci karşısına çıktı. Yönetmenin ikinci uzun metrajı olan film güçlü sahneleri, insanın ruhuna inen müzik kullanımı ve ilgi çekici senaryosuyla “büyüleyici” olarak tabir edilebilir. Etkisini uzun süre yitirmeyen bir büyü olduğunu söylemek mümkün olmasa da film boyunca izleyenini merak duygusuyla kendine bağlamayı başarıyor.


Koku ve geçmiş arasında kurduğu ilişkilerle geçmişin yeniden keşfini ele alan Beş Şeytan, bunu beklenildiği gibi romantik bir eksenden yapmıyor aslında. İzleyicinin duygusal olarak derinleşmesine ve sunduğu fikirlerin tadını çıkarmasına izin vermese de oldukça ilgi çekici bir konusu var.


Eski bir sporcu olan Joanne şimdi kasabadaki havuzda yüzme eğitmenliği yapmaktadır. Zaman zaman kızı Vicky ile beraber yakınlardaki bir göle yüzmeye gider. Gözden uzak bu soğuk sularda dünyayı arkasında bırakıp yüzerken onu hayatta tutabilecek tek şey ona göz kulak olacak bir kişi olmasıdır. Ve Vicky annesini dünyadaki her şeyden çok sever. Bu saplantılı bağlantıyı, annesinin vücuduna sürdüğü yağın parmaklarında kalan kısmını yanında taşıdığı, “ANNEM 3” etiketli bir kavanoza doldurduğunda görürüz ve bu sevgi film boyunca örülmeye devam eder. Çekirdek ailenin son üyesi ise film boyunca pasifliğini daima sürdüren itfaiyeci babadır.


Kendi küçük sorunlarıyla, oldukça iyi bir hayatları vardır ve pek çok şey yolunda görünüyordur. Bir gün Joanne, Vicky’nin kokulara karşı aşırı hassasiyetini keşfeder. Bu, filmin yarım bıraktığı hikayelerden biri olsa da koku mevzusu Vicky özelinde karşımıza çıkmaya devam eder. Kamera yavaş yavaş onun küçük kavanozlarına, topladıklarına, biriktirdiği kokularla yarattığı kendi dünyasına döner.


Gerilim yavaş yavaş inşa edilirken üstünde taşıdığı tedirginlik ve alkol kokusuyla eve bir misafir gelir. Julia’nın attığı her adımda sanki etrafına korku ve gerginlik yayılmaktadır.



Karakterlerini bize fazla tanıtmadan ilerleyen film bütün hikayeleri sadece küçük kızla beraber keşfetmemize izin veriyor. Vicky kokular yoluyla ondan gizlenen geçmişin içine daldıkça, izleyici için de beyaz perdenin önündeki sis kayboluyor.


Film geriye dönüşleri senaryoya yedirdiği fantastik unsurlarla sağladığı için geçmiş ve şimdi arasındaki yolculuklar yorucu ya da can sıkıcı değil, aksine oldukça ilginçtir. Kurguya bırakılmadan hikaye içinde var olan bu geriye dönüşler filmin belki de en çok öne çıkan özelliği.


Geçmişi Vicky ve izleyici beraber keşfeder ve öğrenilenlerle beraber korku, daha hissedilir bir hale gelir. Yıllar önce yaşananlar üstüne kurulmuş hayatlar, dostluklar, ilişkiler gerçek yüzleriyle ortaya çıkar. Filmin son kısımları hatırlanan hayal kırıklıklarıyla, acılarla olan yüzleşmelerdir aslında.



Sönen bir yangın gibi sonlanan film, izleyicinin karşısına nefes almasına izin vermeyecek kadar art arda çıkardığı aşırı dramatik pek çok hikayeyi yarım bırakıyor. Sönen bu ateşin ardında kalan korlardan tekrar bir yangın çıkıp çıkmayacağını ise bilmiyoruz.


Fantastik bir zaman unsurunun koku kavramıyla ilişkilendirilip karmaşık insan ilişkileriyle harmanlandığı Beş Şeytan, kendi içinde tutarsızlıklara ve yer yer izleyeni boşluğa düşüren bir yapıya sahip olsa da keyifli vakit geçirmek için izlenebilecek bir film. Merak unsurunu iyi taşıyan film, kendi söylediğini unutur bir tavırdan sıyrılıp anlattığı hikayelerin devamını getirse çok daha tatmin edici olabilirmiş. Yine de yönetmenin yeni filmlerine dair çok fazla umut ışığı yakıyor.

417 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Bình luận


  • Grey Twitter Icon
  • Grey Instagram Icon

© 2020 by BÜ(S)K

Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü

bottom of page